Duygusal gelişimde çocuk büyüdükçe gelişim gözlemlenir. Duygularını tanımak ve anlamak, neden ortaya çıktıklarını bilmek, kendi duygularını ve başkalarının duygularının bilincinde olmak ve bu duyguları kontrol edebilmek çocuğun, zamanla kazanacağı duygusal gelişimlerdir .
Bebek büyüdükçe çevresi genişler, deneyimleri artar ve iletişime geçtiği insanlar çoğalır, duyguları karmaşıklaşır. Bebek deneyimleri ve gözlemleri ile bu duygularını yönetmeyi ve başkalarının duygularını anlamlandırmak o duygulara uygun tepkiler vermek için yöntemler geliştirir.
Bebeklik döneminde mutluluk,üzüntü ve korku gibi temel duyguları deneyimlemiş olan bebek, bir yaşından sonra daha karmaşık duygularla karşılaşmaya ve bu duyguları isimlendirip anlamlandırmaya başlar. Benliğinin farkında olan bebek için yeni bir ortamda utanma, bir şeyi başardığında gururlanma ve bir yabancı ile karşılaştığında çekingenlik hisleri yeni duygulardır.
Bu yaşlarda bebek farklı kişilere farklı duygular beslemeye başlar ve yabancıların varlığı onu rahatsız edebilir.
Bir yaşından itibaren, yürümeye başlaması, motor becerilerinin güçlenmesi, zihinsel ve sosyal becerilerinin gelişmesi ile birlikte bebek özgürleşir, her şeyi kendisi yapmak ister,çevresini keşfederek kendi duygularının farkına varır ve inatlaşmaya başlar. Fakat bu sürede yine de yaptığı davranış ve tepkilerde anne baba yakınında mı diye de sürekli kontrol halindedir. Bu durum, bebek sıklıkla duygu durumunun değişiklik göstermesine sebep olur. Bir an çevreyi tek başına keşfeden mutlu bebek, bir anda ağlayarak annesine sığınmak isteyebilir.
Kontrolü eline almak istediği alanlardan biri yemektir. Yemek saatlerinde inatlaşarak, yemeği reddederek, yemekleri yere atarak, öfke ve üzüntü gibi duygular yansıtarak, kontrolü ele almaya çalışabilir. Yemeğini kendi yemek isteyen bebek izin vermeli, yemek istemediğinde inatlaşılmamalı.
Bir yaşlarında bebek, yemek saatinde olduğu gibi birçok farklı durumda öfkelenebilir. Bebek hoşuna giden bir çok durumda öfkelenmeye başlaya bilir. Öfke yaşadığı anda çocukla konuşmak, onu sakinleştirmek için aşırı tepkilerde bulunmak öfkesini şiddetlendirebilir ve sonlanmasını geciktirebilir. Bunun yerine sakinleşmesini bekleyip sonrasında tepki verip değerlendirmelisiniz. Bu nedenle çocuğa sarılmak, sırtını sıvazlamak, duyguları hakkında sakince konuşmak gerekir. “Görüyorum, bezinin değiştirilmesini istemiyorsun, ben de değiştirmeye çalıştığım için kızgınsın ama bezini değiştirmem lazım yoksa rahatsız olursun. Kızgınlığını anlıyorum ama kızdığında oyuncaklarını sağa sola fırlatmanı istemiyorum, çünkü sana birine ya da bir şeye zarar gelir” şeklinde bir cümle ile duygusunu anladığınızı ve kabullendiğinizi gösterebilir ancak davranışını onaylamadığınızı belirtebilirsiniz.
Duygusal gelişim açısından anne-babaya düşen görev;
Çocuğun duygularına önem vermek, hangi duyguları nasıl tepki verdiğini ve nasıl başa çıktığını gözlemlemek, çocuğun beden dilini, söylemeye çalıştıklarını, davranışlarını gözlemlemeye ve anlamamız gerek .