GERİ

ÇOCUKLARDA AHLAKİ GELİŞİM

Doğruluk, hoşgörü, saygı, sevgi ve adaleti içine alan bunlar dışında  fakire ve güçsüze yardım gibi insancıl değerlerin tümü ahlak kurallarının bir parçasıdır ve toplumsal huzur ile düzenin sağlanmasında en büyük destekçisidir. Erdemli bir insan ola bilmek, ahlaklı çocuklar yetiştire bilmek tüm toplumlar için temel değeri durumundadır. Ahlaki kısmı eksik kalan yaşam tarzı toplumları yıkıma götürür.

Ahlak gelişimi çocuğun fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimiyle paralel yol izler. Doğruyu yanlıştan ayıra bilmek, doğru olanı egoya teslim olamadan uygulaya bilmek çocuk gelişimi içinde  süre alan bir durumdur. Çocuğun birçok deneme ve yanılmalarıyla birlikte  aile ahlakından yansıtılanlar ahlak gelişiminde temel rol oynar. Toplumun temeli yapı taşı olan ailenin ahlaki tutumu, çocuğun çevresi ile uyumlu yaşam şekli, yanlış davranış ve alışkanlıklardan uzak olmasını, erdem ve sorumluluk bilincinde olmasını desteklediği gibi zıttıda de mümkündür.

Çocuğun 2 yaşına kadar bencil, kural, sınır ve yasak bilmeyen davranış içinde olması gayet normaldir. 2 yaşındaki arkadaşının elindeki oyuncağını benim diyerek alabilir, vermemek için kıyameti koparabilir.

2-6 yaş arasında kuralların farkına varılmaya başlanıldığı dönemdir fakat amacı ve gereğinin bilincinde değildirler. 3 yaşındaki çocuk büyük olasılıkla arkadaşının oyuncağını elinden kapmayacak, annesine koşarak ondan isteyecek, 4-5 yaşındaki çocuk elindeki oyuncağı arkadaşınınkiyle değiştirmeyi  seçecektir.

Bu gelişim sürecinde anne babanın denetimi, yol göstermeleri, sınır koymaları rol oynamış, çocuk doğru ya da yanlış bir özyönetim gücü kazanmaya başlar. Bu yaşlarda tabiî ki de bütün durumlarda aynı olgunluk, hoşgörü, işbirlikçi ve uyumlu tutum davranışları çocuklardan beklenmemelidir.

Çocuğun kurallar ve sınırlar çerçevesinde kendini yönetmesinde, yanlışlardan kaçınmasına en önemli temel faktör anne babaya olan sevgisi, onlara karşı sevgisini kaybetmeme isteğidir. Çocuk bunu anne babaya benzemek, anne babanın beğendiği davranışları yaparak  gerçekleştirir. Korku ve ceza, sevgiyle birlikte  her zaman son sıraları alır.

6-7 yaşlarında kural ve yasaklara uyumda sıklıkla tutarsızlıklar gözlemlense de de Piaget’ in “buyruk ahlakı” dediği, kuralların katı ve tartışılmaz özellik içinde olduğu, her suçun hemen bir cezayı gerektirebildiği, yüksek bir otorite açısından konulduğu düşüncesi hâkimdir.

Okul çağında kuralların düzen sağlayıcı olduğunun, anlaşmazlıkları en aza indirdiğinin bilincine varılır. Zaman zaman yanlış olduğu bilinmesine rağmen kaçamak hatalar yapılması doğaldır. Fakat her an yakalanacağı, anne baba ya da öğretmenin, gözlerinden hatasını anlayacağı duygusu davranışlarda frenlemeye götürür. Bu süperego yani vicdanın oluşmaya başladığının işaretleridir.

Zaman içinde anne baba, öğretmenler ve sevilen kişilerin kurallar çocuk tarafından ayırt edilecek, buna bağlı olarak bir takım değişikliklere uğrayıp pekiştirilecek, benlikten ayrılmaz  bir bütün haline gelecektir.

Çocukta ahlak gelişiminde, dış etmenlerden doğan ahlak anlayışından zamanla özümsenen bir ahlak anlayışına doğru giden bir yoldan bahsedilir. Yani başlangıçta sadece biçimsel olarak uyulan kurallar, zamanla içinde özü kavranarak uygulanır. Ceza korkusu ile kurallara uymak yerine, kuralların doğru yolu gösterici olduğu, düzeni sağladığı kavranır. Sonuç olarak  “Kendime yapılmasını istemediğimi başkalarına yapmamalıyım” düşüncesi gerçekçi ve olgun ahlak anlayışının oluştuğu gözlemlenir.

Unutmayın ki çocuğun psikolojik gelişimi ve ahlaki gelişiminde siz ebeveynlere büyük sorumluluk düşmektedir. Çocuk yetiştirme ve çocuk eğitiminde anne babanın yapacağı hatalı davranışlar çocukları yaşam süresince derinden etkileye bilir.